4 Nisan Öyle bir günki Ülke olarak acı hatıralar yaşadığımız bir gün.Büyük insanları kaybettik. Büyük Acılar Yaşadık.
4 Nisan 1953 'de DumluPınar Şehitleri
NATO tatbikatından geri dönerken isveç bandıralı Naboland gemisiyle çarpışarak batan TCG Dumlupınar\`da şehit olan 81 denizci, Gölcük Donanma Komutanlığı\`nda düzenlenen törenle anıldı.
Akdeniz\`de katıldığı NATO tatbikatından Gölcük\`teki ana üssüne arka dönerken çanakkale Boğazı\`nda yaşanan kazada 4 Nisan 1953’te isveç bandıralı Naboland gemisiyle çarpışarak batan TCG Dumlupınar\`da şehit olan 81 denizci Gölcük Donanma Komutanlığı\`nda düzenlenen törenle anıldı.
YAŞAMDA KALANLAR DENiZE ÇELENK BıRAKTı
Törene, Donanma Komutanı Koramiral Veysel Kösele ile Denizaltı Filo Komutanı Tuğamiral Hasan Doğan ile şehitlerin yakınları katıldı. Kazadan kurtulan ve yaşamda kalan iki kişi olan astsubaylar Hüseyin Akış ve Hüseyin inkaya, şehit arkadaşları için denize çelenk attı.
81 VATAN EVLADI HAYATıNı KAYBETMişTi
Akdeniz’de NATO’ya bağlı ülkelerle birlikte Blue Sea tatbikatına katıldıktan sonra Gölcük’te ki üssüne dönmek üzere yola çıktığı sırada batan TCG Dumlupınar ve şehit olan 81 denizci 61 yıl sonra anıldı. 4 Nisan 1953’te girdiği çanakkale Boğazı’nın Nara Burnu açıklarında isveç bandıralı Naboland şilebiyle çarpışan Dumlupınar’da ki 86 insandan 81’i sulara gömülmüştü. Dibe doğru giden gemidien çıkarak su yüzeyine ulaşan iki denizci ise Naboland’ın pervanesine çarparak hayatını kaybetmişti.
ŞEHiTLERiN YAKıNLARı KATıLDı
Deniz kuvvetleri Komutanlığı’nın Gölcük’te ki Donanma Komutanlığı’nda her sene düzenlediği törene bu yıl gene 81 şehidin yakınları katıldı. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu’nun mesaj yolladığı törene, Donanma Komutanı Koramiral Veysel Kösele, Denizaltı Filo Komutanı Tuğamiral Hasan Doğan, filoya bağlı zabit ve astsubaylar, şehitlerin yakınları ile kazadan kurtulan iki astsubay katıldı. Denizaltı Filo Komutanı Tüğamiral Hasan Doğan, “Dumlupınar’ın Türk denizaltıcılık tarihinde ki yerini dile getirirken, şehit olan 81 denizcinin aziz hatıralarını yattıklarını dile getirmiştir.
HER YIL GELiYORUM
Kaza esnasında denizaltının güvertesinde seyir nöbeti tutan ve denize düşerek yaşamda kalan Hüseyin inkaya ise, “Her sene arkadaşlarımı anmak için buraya geliyorum. Türk askeri hiç ölümden korkmaz. Son nefesine kadar ülkesini ve bayrağını sever. Dumlupınar’da ki arkadaşlarımda ülkesi için ölmekten korkmayacak kadar fedakardı. Onları hiç unutmuyorum” dedi. Nöbeti Hüseyin inkaya’ya devraldığı sırada çarpışmanın yaşandığını belirten astsubay Hüseyin Akış ise, “Tatbikatta Türk denizaltıları Yunanistan, ABD, ingiltere ve italya gibi ülkelerin güçlerinden çok aşırı daha üstün görevler yerine getirmiştir. Dumlupınar denizaltısı başarılarıyla tatbikatın gözbebeği olmuştu. Kaza sonrasında uzun süre hastanede yattım ve moralimiz bozulmasın diye çok aşırı arkadaşımızın kurtulduğunu söylediler. fakat sadece 5 bireyin kurtulduğunu öğrendik. yaşamda kalan ağabeyim Hüseyin inkaya ile o günleri hatırladıkça hüzünleniyoruz” dedi. Konuşmaların ardından Denizaltı Filo Komutanlığı önünden Akış ve inkaya denize çelenk bırakırken hüzünlü dakikalar yaşandı. Kazada şehit olan astsubay astsubay Sait yıldırım’ın kızı Prof. Dr. Berke inel ise, babasından kalan gururu hayatının her aşamasında yaşadığını belirtti. Prof. Dr. inel kızı Burçak ve 2 yaşındaki torunu Erol ile beraber çağdaş denizaltıların olduğu iskeleden uzun süre denize baktı.
DENiZALTıLAR ZiYARETE AçıLDı
Ay, Gür ve Preveze sınıflarından toplam 14 denizaltıya sahip olan Denizaltı Filo Komutanlığı\`nda düzenlenen törenin ardından demirli bulunan denizaltılar ziyarete açıldı. Dar hayat alanları dikkat çeken denizaltılarda iki vardiya sistemi uygulanıyor. 6 saat mesai oluşturan personel altı saat istirahat ediyor. En az 40 personelin görev yaptığı denizaltıda sıcak yatak uygulması mevcut. Yer problemi nedeni ile personelin yarısına yetecek kadar yatak bulunuyor. Tek bir aşçının yemek pişirdiği denizaltına kamarası olan tek şahıs denizaltının kaptanı ancak onunda kamarasının altı kuru bakliyat deposu şekilde kullanılyor. Etlerin konulduğu buzdolabı ise koridorun hemen altında bulunuyor. insanın nefesini kesecek kadar dar olan denizaltında hayat zor koşullara dayanmayı gerektiriyor.
4 Nisan 1997 Alparslan Türkeş'in Vefatı
Alp Arslan, 25 Kasım 1917 öğle vaktinde Koyunoğlu ailesinden Tuzlalı Ahmet Hamdi Bey ile Fatma Zehra bayan\`ın çocuğu Hüseyin Feyzullah olarak Lefkoşa\`da Haydarpaşa Mahallesi Kirlizade sokağı 13 numaralı evinde dünyaya geldi. üç Haziran 1933\`te ailesiyle birlikte Lefkoşa\`yı terkederek Limasol\`dan kalkan italyan bandralı \"Viyana\" gemisiyle istanbul\`a geldi.
Askeri kariyerinin başlaması
1933\`te Lefkoşa doğumlu izmit milletvekili Hüseyin Sırrı Bellioğlu\`nun yardımıyla Kuleli Askeri Lisesine geçici olarak kaydoldu ve memleketimiz Cumhuriyeti vatandaşlığına geçince aslî kayıdı gerçekleşti. 1936\`da Kuleli Askeri Lisesi\`nden mezun olup 1938\`de savaş Okulu\`nu bitirdi. 1939\`da piyade asteğmeni şekilde atış okuluna girerek buradan teğmen rütbesiyle mezun oldu (P.938-348).[üç] Refik Yurtsever\`in ablasının kızı Muzaffer ile 5 Eylül 1939\`da nişanlandı ve 14 Ocak 1940\`ta evlendi. Bu sırada Gelibolu\`daki 58. Piyade Alayı 5. Bölük Komutanılığına tayin edildi ve Balıkesir, Bandırma, Edincik, Erdek ve Marmara Adasında nöbet aldı.
1944\`te üsteğmen rütbesindeyken Nihal Atsız\`la birlikte \"\"ırkçılık-Turancılık\" davasından yargılandı ve 9 ay on gün Tophane Askerî Hapishanesinde kaldı. 1945 yılında Askeri Yargıtay kararıyla tahliye edildi ve 1947\`de beraat etti.
Orduya tekrar döndü. 1955\`de savaş Akademisi\`ni (94.derslik, dizi No. 39) bitirdi. Daha sonra ABD\`ye gönderildi ve burada Amerikan harp Akademisi\`ni ve piyade okulunu bitirdi. 1955-1957 yılları içinde Washington\`da NATO sürekli Komitesi\`nde Türk genelkurmayı temsil heyetinde görev yaptı. aynı sırada uluslararası iktisat eğitimi gördü. 1959\`da Almanya\`da Atom ve Nükleer Okulu\`na gönderildi ve buradaki eğitiminden sonra albaylığa yükseldi ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı NATO şube müdürü şekilde atandı.
27 Mayıs Darbesi
27 Mayıs 1960\`dan kısa zaman öncelikle Elazığ\`daki birliğinden Ankara\`ya atandı ve Albay Talat Aydemir\`in önerisiyle ulusal Birlik Komitesi\`ne (MBK) alındı. Darbeyi planlayıp yürütecek olan 37 benlik MBK arasında yer aldı. vuruş bildirisini 27 Mayıs 1960 günü radyodan okuduktan sonra ismi sıkça duyulmaya başladı. 27 Mayıs sonrası Başbakanlık müsteşarlığı yaptı. Bu dönemde sonradan AP Partisi Balıkesir Senatörü seçilecek Hikmet Aslanoğlu ve CKMP genel Sekreteri olacak Fuat Uluç kendisinin yardımcılık vazifesini yerine getirdiler. Bu çağda ulusal Birlik Komitesi içindeki görüş ayrılığı sonucu 13 Kasım 1960\`da MBK Başkanı Org. Cemal Gürsel bir bildiri yayımlayarak MBK\`nin çalışmalarının ülkenin yüksek menfaatlerini tehlikeye düşürecek bir duruma geldiğini, bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetleri ile MBK üyelerinin talepleri üzerine MBK\`yi feshettiğini açıkladı. Yeni oluşturulan MBK\`de ise Alparslan Türkeş\`in de içinde olduğu ve \"14\`ler\" olarak bilinen ve ülkenin kökünden yapısal sorunları çözülmeden kısa zaman arasında yapılacak seçimlerle iktidarın sivillere bırakılmasını reddeden 14 subaya yer verilmiyordu. MBK üyesi Korgeneral Cemal Madanoğlu\`nun inisiyatifiyle gerçekleşen bu operasyonla söz konusu kişiler Türk Silahlı Kuvvetleri\`nden de emekli edilerek türlü görevlerle memleket dışına sürgüne gönderildiler. Alparslan Türkeş de bu operasyon sonucu Yeni Delhi büyükelçilik müşaviri şekilde Hindistan\`a gönderildi. Sürgünde iken, MBK Başkanı Cemal Gürsel \`e, Yüksek adalet Divanı \`nda yargılanan Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam edilmelerinin doğru olmayacağını vurgulayan ve milli Yol dergisinde yayınlanan mektubu gönderdi.
25 ay kadar sonra, 23 şubat 1963\`te Gümülcine \`den yurda döndüğünde burada kalabalık bir \"milliyetçi topluluk\" yönünden karşılandı.
Siyasi hayata girişi
Gökhan Evliyaoğlu\`nun adalet Partisi\`ne katılma yolundaki teklifini reddeden Türkeş, milliyetçi çevreleri bir araya getirmek için 2 Mayıs 1963\`te türkiye huzur ve Yükselme Derneği\`ni kurdu. vuruş hazırlığı oluşturan Talat Aydemir - Fethi Gürcan ikilisiyle münasebet kurdu. ancak Talat Aydemir\`le anlaşamadı. Bunun üzerine darbeyi hükümete haber verdi. Kendisi de darbe girişimi itibarıyla yargılandı, fakat darbeyi hükümete duyurduğu için beraat etti. Alparslan Türkeş, sürgünde olduğu çağda 14\`lerden çoğu ile çok yoğun bir araya gelerek dönüşten sonraki stratejisini belirleyici toplantılar yapmıştı. Nitekim 31 Mart 1965\`te, 14\`lerden Dündar Taşer, Ahmet Er, Muzaffer özdağ, Rıfat Baykal, Mustafa Kaplan gibi eski MBK üyeleri ile beraber Cumhuriyetçi Köylü ulus Partisi - (CKMP)\`ne girerek fiilen siyasi hayata atılmış oldu.
1965\`te bu partinin başkanı oldu, uzun tartışmalardan sonra parti tüzüğünde 9 ışık Doktrini yer aldı. Türkeş, bu çağda kendisini sevenler nedeni ile Başbuğ ilan edildi ve tıpkı sene Ankara\`dan mebus seçildi. altı-8 şubat 1969\`da Adana il kongresinde CKMP ismi Milliyetçi hareket Partisi ve terazi olan amblemi de 3 hilâl olarak değiştirildi. 1966 yılında cumhurbaşkanlığına aday oldu ve Cevdet Sunay karşısında 11 rey alarak seçimi kaybetti. 1969 ve 1973 yıllarında Adana mebus şekilde parlamentoya seçildi. 1974\`te ilk eşi Muzaffer Türkeş\`i kaybetti. Bundan iki sene sonra 1976\`da Seval Türkeş\`le evlendi.
1975 sonrası dönem ve 12 Eylül
1975\`cilt sonra Milliyetçi Cephe adı verilen koalisyon hükümetlerinde başbakan yardımcılığı görevinde bulundu. Bu devirde sağ ve sol çatışması arttı. Yetkililerin elinde Milliyetçi hareket Partisi\`nin şiddetin temel kaynağı olduğuna dair kanıtlar vardı ve Cumhuriyet Savcısı kapsamlı bir soruşturma yapmak istiyordu. fakat hükümet buna izin veremezdi. nedeni ise bu rolün açığa çıkarılması koalisyonun dağılması anlamına geliyordu ve Demirel bunu düşünmek bile istemiyordu.[4] 12 Eylül darbesi esnasında milli Güvenlik Konseyi başkanı, öteki 3 parti başkanlarının teslim olduğunu, Alparslan Türkeş\`in de teslim olmasını, aksi taktirde suçlu durumda olacağını belirten bir bildiri yayınladı.[5] 12 Eylül darbesinden sonra 9 Nisan 1985\`e kadar 4,5 sene tutuklu kaldı. 12 Eylül döneminde idam cezasıyla yargılanan Türkeş, bu davadan beraat etti.
12 Eylül sonrası dönem
1987\`de politika yasağının kalkmasıyla beraber Milliyetçi çalışma Partisi\`ne girdi ve tıpkı sene yapılan olağanüstü kongrede umumi başkanlığa seçildi. 1991 umumi seçimlerinde RP ve ıDP ile seçim ittifakı yapan MhP lideri Türkeş, Yozgat mebus olarak yeniden parlamentoya girdi. Bu sırada 1992\`de 12 Eylül darbesi ile kapatılmış olan partilerin eski adlarını alması meselesi için Siyasi Partiler Kanunu\`nda yapılan değişiklikle MçP\`nin adı de 1993 yılında MHP olarak değiştirildi. 1995 umumi seçimlerinde parlamento dışı kalan Türkeş, bu devirde uzlaşmacı bir lider olarak yurt siyaseti üstünde en etkili siyasetci oldu. Türkeş, 9 fer başta olmak üzere siyasi ve tarihi görüşlerini içeren kitaplar yazdı.
ilk evliliği, 1940 yılında, Muzaffer hanım ileydi. Muzaffer bayan 1974 yılında ölmüştür. çocukları:
Ailesi ve ölümü
Ayzit,
Umay,
Selcen, XXııı.devre Bursa mebus Hamza Hamit Homriş ile evlidir.
Sevenbige (davet),
Yıldırım Tuğrul, XXııı.ve XXıV. dönem Ankara milletvekili
Türkeş\`in ikinci evliliği, 1976 yılında, Seval kadın ileydi.çocukları:
Ayyüce,
Ahmet Kutalmış, XXıV. dönem istanbul mebus
Alparslan Türkeş, 4 Nisan 1997\`de geçirdiği yürek krizi sonucu Ankara\`da yaşama veda etti. Kabri, Ankara Beştepe\`de bulunur.
Kaynak : Wiki
Dumlupınar Şehitleri Ve Alparslan Türkeş'in Vefatı
Dns Ayarı Youtube Ve Twitter Alparslan Türkeş biografi, Alparslan Türkeş hayatı, Alparslan Türkeş siyasi hayatı, Alparslan Türkeş'in Vefatı, Dumlupınar evlatları, Dumlupınar Şehitleri, kalkıyor, ne zaman kalkıyor, neden kalmıyor, Twitter, twitter,yasağı,kalkıyor,ne zaman kalkıyor,neden kalmıyor, yasağı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder